ÖZÜ : eşinin rızası bulunmayan banka kredi sözleşmesindeki kefaletin geçersiz olduğu, sonradan verilen muvafakatın kefalet sözleşmesini geçerli hale getirmeyeceği …kefalet sözleşmesine eş tarafından verilecek rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç sözleşmenin kurulması anında verilmiş olmasının gerektiği, buna göre davalının eşi tarafından kefalet sözleşmesinden sonra verilen muvafakatın kefalet sözleşmesini geçerli hale getirmeyeceği ve bu haliyle kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu (TBK’nun 584/1. maddesi )..,..hakkında … Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 22.3.2017 ve 26.9.2016 tarihli kararları …
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/4714
K. 2017/2324
T. 22.3.2017
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı vekili, kredi sözleşmesine dayalı olarak davalılara karşı başlatmış oldukları ilamsız takibe davalının itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin söz konusu sözleşmeyi 26.07.2012 tarihinde imzaladığını, ancak bu tarihten sonra oluşabilecek borçlardan sorumlu tutulabileceğini, bu borcun da 50.000 TL olduğunu savunarak bu miktar üzerinden müvekkilinin sorumlu tutulmasını istemiştir. Davalı vekili sonradan verdiği beyan dilekçesinde davalı kefilin kefaletine başlangıçta eşinin rızası olmadığını sonradan alınan muafakatin ise kefaleti geçerli hale getirmeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davalının 26.07.2012 tarihinde kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığı, davalının eşi olan Sibel Yıldırım’ın ise 14.09.2012 tarihli belge ile kefalet sözleşmesine muvafakat verdiği, TBK’nun 584/1. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesine eş tarafından verilecek rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç sözleşmenin kurulması anında verilmiş olmasının gerektiği, buna göre davalının eşi tarafından kefalet sözleşmesinden sonra verilen muvafakatın kefalet sözleşmesini geçerli hale getirmeyeceği ve bu haliyle kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
SONUÇ : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 22/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/2645
K. 2016/12602
T. 26.9.2016
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı …’a yönelik açılan davanın reddine, davalı …’a yönelik açılan davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı vekili, müvekkili ile davalı … arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davalı …’ın sözleşmeye kefil olduğunu, hesap kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiğini, borç ödenmediğinden başlatılan takibin davalıların itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek takibe haksız itirazın iptaline ve %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, eşinin rızası bulunmadığından kefaletin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiş duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davalı …’ın eşinin yazılı rızası alınmadığından kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu, davalı …’ın davacı banka ile imzalamış olduğu sözleşmeye istinaden kullanmış olduğu kredi borcunun zamanında ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek takip başlatıldığı, davacı bankanın alacaklı olduğu gerekçesiyle davalı …’a yönelik açılan davanın reddine, davalı …’a yönelik açılan davanın kısmen kabulüne itirazın kısmen iptali ile takibin 28.588,84 TL asıl alacak ve 293,26 TL işlemiş faiz, 14,67 TL… için devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %12,32 temerrüt faizi uygulanmasına, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan asıl alacağın %20’si oranında 5.717,76 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
SONUÇ : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, fazla yatırılan peşin harcın istenmesi halinde iadesine, 26/09/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.