Marka Hakkına Tecavüz Davası
T.C.
Yargıtay
7. Ceza Dairesi
Esas No : 2013/6907
Karar No : 2014/11670
Karar Tarihi : 11.6.2014
Tebliğname No: 7 – 2013/113304
MAHKEMESİ : Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ: 16/12/2010
NUMARASI: 2010/785 (E) ve 2010/873 (K)
SUÇ: Marka hakkına tecavüz
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
1-Sanık hakkında iddianame ile işyerinde 19.10.2010 tarihinde yapılan aramada ele geçirilen ürünler nedeniyle dava açıldığı gözetilerek bu ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadan ve Türk Patent Enstütüsünden katılan firma adına kayıtlı marka tescil belgeleri getirtilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre;
2- 5271 sayılı CMK.nun 231. maddesinde düzenlenen “suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK.nun 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı yasanın 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı kararında; “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir.” denilmektedir.
Bu ilkeler çerçevesinde her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi gerekir. Dosya kapsamından katılanın marka hakkının ihlali suretiyle meydana gelen zararın basit bir araştırma ile tespit edilebilecek zarar niteliğinde olmadığı ve dosyaya yansıyan katılanın tespit edilmiş bir zararı bulunmadığı gözetilmeden mahkemece “sanığın müdahil şirketin zararlarını karşılamadığı ve karşılamaya yönelikte herhangi bir davranışı olmadığı ” gerekçesiyle hakkında CMK 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3-Hükümden önce 01/03/2008 gün ve 26803 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle, 5237 sayılı TCK.nun 50/6.madde ve fıkrasında yer alan “yaptırım” ibaresinin “tedbir” olarak değiştirilip, 5275 sayılı Yasanm 106. maddesinin 4. ve 9. fıkralarının yeniden düzenlenip, 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğine” karar verilmesi,
4-Gerekçeli karar başhğında suç tarihinin “19.10.2010 ” yerine “07.09.2010” olarak gösterilmesi,
Yasaya aykırı, sanğın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 11.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Daha fazla bilgi için doğrudan 05325740383 numaralı telefondan veya diğer iletişim yollarından irtibata geçebilirsiniz.